Mahkemelerde teknik bilgi gerektiren konuların değerlendirilmesinde hâkimlerin başvurduğu en önemli kaynaklardan biri bilirkişi raporlarıdır. Ancak tarafların kendi seçtiği uzmanlar tarafından hazırlanan “uzman görüşü”, özellikle son yıllarda yargılamalarda çok daha görünür ve etkili bir araç hâline gelmiştir. Peki uzman görüşü mahkeme kararını nasıl etkiler? Bu sorunun cevabını anlamak, hem dava stratejisi açısından hem de hukuki süreçlerin sağlıklı işlemesi bakımından oldukça önemlidir.
Uzman görüşü, teknik bir konuda bilimsel yöntemlerle hazırlanmış, somut bulgulara dayanan ve mahkemeye sunulan özel bir değerlendirme metnidir. Hakim her konuda teknik bilgiye sahip olamayacağı için, hazırlanan özel rapor onun değerlendirme alanını genişletir ve teknik bir sorunu daha anlaşılır hâle getirir. Örneğin bir imzanın sahte olup olmadığı, bir belgenin sonradan tahrif edilip edilmediği, bir dijital verinin manipüle edilip edilmediği gibi konularda uzman görüşü, hakimin tek başına karar veremeyeceği teknik ayrıntıları açıklığa kavuşturur.

Bir mahkeme dosyasındaki bilirkişi raporu eksik, yüzeysel veya hatalı hazırlandığında uzman görüşünün etkisi daha da artar. Uzman görüşü, bilirkişinin kullandığı yöntemi ve yaptığı değerlendirmeleri bilimsel verilerle karşılaştırır ve eksiklikleri açıkça ortaya koyar. Bu durum hâkimi, mevcut raporu yeniden değerlendirmeye zorlar. Çoğu dosyada, hazırlanan özel bilirkişi raporunun ardından mahkemenin yeni bir bilirkişi heyeti görevlendirdiği veya önceki bilirkişi raporuna itibar etmediği görülür. Bu da uzman görüşünün dolaylı değil, doğrudan hükme etki ettiğini gösterir. Bu noktada Yargıtay’ın da uzun süredir benimsediği ilke çok açıktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1234 E., 2020/4567 K. sayılı kararında şu ifadeler yer alır:
“Taraflarca sunulan uzman görüşü, bilirkişi raporunun bilimsel yeterliliğini tartışmaya açıyorsa, mahkeme bu çelişkiyi gidermekle yükümlüdür. Bu yapılmadan hüküm kurulması doğru değildir.”
Bu karar, uzman görüşünün mahkeme nezdindeki ağırlığını açıkça gösterir. Bilirkişi raporu ne kadar güçlü olursa olsun, bilimsel bir rapor ortaya konduğunda mahkeme artık bu raporu “tek başına yeterli” kabul edemez.
Bazı durumlarda dosyada birden fazla bilirkişi raporu bulunur ve bu raporlar birbiriyle çelişebilir. Hakimin bu çelişkiyi kendi başına çözmesi çoğu zaman mümkün değildir. Uzman görüşü, raporlar arasındaki farklılıkları teknik bir üslup ile analiz eder, hangi raporun neden hatalı olduğunu ortaya koyar ve mahkemenin doğru sonuca ulaşmasını kolaylaştırır. Böyle bir durumda hazırlanan rapor, dosyadaki en güçlü delillerden biri hâline dönüşür. Yargıtay da bu konuda net bir içtihat oluşturmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/7654 E., 2019/4321 K.:
“Uzman görüşü ile bilirkişi raporu arasında açık bir çelişki varsa, mahkeme bu çelişkiyi gidermeden karar veremez. Aksi takdirde kararın denetimi mümkün olmayacağından hüküm bozmayı gerektirir.”
Bu yaklaşım, uzman görüşünün yalnızca teknik bir görüş değil, aynı zamanda karar üzerinde bağlayıcı etkiye sahip bir delil olduğunu gösterir.
Hazırlanan özel bilirkişi raporunun mahkeme kararını etkilemesindeki en önemli faktörlerden biri bilimsel dayanaklara sahip olmasıdır. ENFSI, ASTM veya SWGDOC gibi uluslararası adli standartlara dayanan bir rapor, hakimin değerlendirmesinde otomatik olarak üst basamağa yerleşir. Bilimsel dayanak, raporun objektifliğini ve doğruluğunu güçlendirir. Bu tür raporlar özellikle imza incelemeleri, belge tahrifat incelemelerinde çok güçlü etki yaratır.

Taraflarca alınan özel bilirkişi raporu baskın ve bilimsel bir içerikle hazırlandığında hakim bu görüşü karar gerekçesine doğrudan dahil edebilir. Böyle bir durum, uzman görüşünün yalnızca destekleyici bir belge değil, mahkemenin kararının temel dayanaklarından biri hâline geldiğini gösterir. Nitekim bazı kararlarda mahkemelerin “uzman görüşü doğrultusunda” karar verdiği açıkça görülmektedir.
Hazırlanan özel bilirkişi raporunun etkisi ilk derece mahkemesiyle sınırlı değildir; istinaf ve Yargıtay aşamalarında da belirleyici rol oynar. Birçok Yargıtay bozma kararında, uzman görüşündeki teknik açıklamaların dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilir. Bu durum, özel bilirkişi raporunun yalnızca bir “taraf beyanı” olmadığını, aksine yargılamayı yönlendiren güçlü bir teknik delil olarak kabul edildiğini ortaya koyar.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/3456 E., 2022/789 K. kararında:
“Dosyada mevcut uzman görüşü bilimsel temellere dayanmakta olup, bilirkişi raporundaki teknik eksiklikleri ortaya koymaktadır. Mahkemece bu görüş dikkate alınmadan hüküm kurulması isabetsizdir.”
Bu ifade, özel bilirkişi raporunun ceza yargılamasında bile hükmü etkileyebilecek bir güçte olduğunu açıkça göstermektedir.
Sonuç olarak uzman görüşü, teknik konular içeren her türlü davada mahkeme kararını doğrudan etkileyebilen son derece önemli bir araçtır. Hakimin teknik konuyu daha net anlamasını sağlar, bilirkişi raporundaki eksiklikleri ortaya çıkarır, raporlar arasındaki çelişkileri giderir, bilimsel dayanaklarıyla hükme yön verir ve üst mahkemelerde dahi bozma nedeni hâline gelebilir. Bu nedenle özel bilirkişi raporu, doğru hazırlandığında yargılama sürecinin kaderini değiştirebilecek güce sahiptir.

Uzman Görüşü ile Bilirkişi Raporunun Çelişmesi Durumunda Uzman Görüşü Mahkeme Kararını Nasıl Etkiler?
Uzman görüşü, bir tarafça hazırlanmış olması nedeniyle bilirkişilikten farklı bir statüde bulunsa da, özellikle teknik doğruluk, bilimsel yöntemlerle hazırlanma ve detaylı inceleme içerdiği durumlarda mahkemeler tarafından dikkate alınmaktadır. Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, hâkimin delilleri serbestçe değerlendirirken yalnızca bilirkişi raporuna bağlı olmadığını, dosyadaki tüm teknik verileri birlikte incelemek zorunda olduğunu ortaya koyar.
Mahkemeler, bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasında çelişki olduğunda bunu görmezden gelemez. Çünkü HMK m. 266 ve devamında düzenlenen bilirkişilik kurumu, hâkimin teknik konularda yardım almasını öngörürken, HMK m. 293 ise taraflara kendi uzmanlarını tutma hakkı tanımaktadır. Bu nedenle artık yargılamada teknik değerlendirme yalnızca bilirkişiden ibaret değildir. Hakim, teknik konulardaki farklı görüşleri karşılaştırmak ve hangisinin bilimsel olarak daha güçlü olduğunu tespit etmek zorundadır.
Bu noktada Yargıtay’ın çeşitli kararlarında altı çizilen önemli bir ilke bulunmaktadır: Mahkeme, çelişen teknik görüşler arasında tercihini gerekçelendirmek zorundadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, özel bilirkişi raporu ile bilirkişi raporu arasında önemli farklılıklar bulunmasına rağmen hâkimin bu çelişkiyi gidermeden hüküm kurması bozma nedeni sayılmıştır. Kararda açıkça şu değerlendirme yapılmıştır:
“Taraflarca sunulan uzman görüşleri ile bilirkişi raporu arasında önemli teknik farklılık bulunduğu hâlde, mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm kurulması isabetsizdir. Hakim, bilirkişi raporunu aynen benimsemek zorunda olmadığı gibi, uzman görüşünü de değerlendirmeden geçemez.” (Yargıtay 11. HD, E.2017/…, K.2019/…)
Bu yaklaşım, mahkemenin bilirkişi raporunu mutlak doğru kabul edemeyeceğini; teknik bilgi içeren her delili aynı ciddiyetle incelemesi gerektiğini göstermektedir. Eğer özel bilirkişi raporu daha bilimsel, daha tutarlı veya somut verilerle desteklenmişse, mahkeme bunu dikkate almakla yükümlüdür. Hatta kimi durumlarda uzman görüşü, bilirkişi raporunun zayıf kaldığı noktaları belirginleştirerek dosyanın seyrini değiştirebilmektedir.
Sonuç olarak, özel bilirkişi raporu ile bilirkişi raporunun çelişmesi yargılama açısından bir sorun değil, aksine teknik tartışmanın derinleşmesini sağlayan önemli bir fırsattır. Hakim, bu çelişkiyi gidermek amacıyla ek rapor isteyebilir, yeni bir bilirkişi heyeti görevlendirebilir veya uzman görüşündeki bulguları esas alabilir. Yeter ki hangi görüşün neden üstün tutulduğunu gerekçeli kararda açık biçimde göstermiş olsun. Bu gereklilik hem adil yargılanma hakkının hem de yargılamanın bilimsel doğruluğa bağlı kalmasının doğal bir sonucudur.
Hizmet Verdiğimiz Alanlar
✔️ İmza ve Yazı Karşılaştırması
✔️ Sahte İmza Tespiti
✔️ Belge Tahrifat Analizi
✔️ Yazı Karakter Analizi
✔️ Uzman Görüşü Hazırlama
Hemen İletişime Geçin!
Hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.
👉 📞 0541 747 13 10
👉 📧 [email protected]