
İmza incelemesi Adli Tıp Raporuna İtiraz söz konusu olabilmektedir. İmza sahteciliği ve imza incelemesi, hukuki ve cezai davalarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Özellikle resmi belgelerdeki imzaların geçerliliği ve doğruluğu konusunda adli makamlara başvurulması gerekebilir. Bu noktada, Adli Tıp Kurumu’nun imza incelemesindeki rolü ve Yargıtay’ın konuya bakış açısı merak edilmektedir. Peki, imza incelemelerinde Adli Tıp Kurumu son mercii midir?
İmza İncelemesinde Uzmanlık ve Adli Tıp Kurumu
Türkiye’de imza incelemeleri genellikle bilirkişiler, grafoloji uzmanları ve kriminal laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır. Hukuk ve ceza davalarında mahkemeler, özel bilirkişilere başvurabileceği gibi, Adli Tıp Kurumu’ndan da rapor talep edebilir.
Adli Tıp Kurumu, devletin resmi bilirkişi kurumu olup, özellikle ceza ve hukuk davalarında sıklıkla başvurulan bir otoritedir. Ancak, dava süreçlerinde mahkemeler yalnızca Adli Tıp Kurumu raporlarını değil, diğer bilirkişi raporlarını da değerlendirmektedir.
İmza İncelemesi Adli Tıp Raporuna Neden İtiraz Edilir?
Adli tıp raporuna itiraz etmenin bazı nedenleri vardır. İmza incelemesi, delil incelemesi, analizlerin yapılması ya da daha farklı konularda eksiklikler veya hatalar ortaya çıkabilmektedir. Davalı olan taraflardan herhangi birisinin bu rapora itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Taraflar ise imza incelemesi Adli Tıp Raporu itiraz dilekçesi kapsamınca itirazlarını ilgili birimlere iletebilmektedir. Böylelikle görülen itiraz durumunun en kısa sürede çözümlenmesi için sürecin başlatılması sağlanmaktadır.
Mahkeme içerisinde gerekli olan imza incelemesinin gerektiği gibi yapılmamasından da imza incelemesi Adli Tıp Raporuna itiraz yapılabilmektedir. Normalden çok daha kapsamlı bir şekilde hazırlanan ve oluşturulan imza incelemesi Adli Tıp Raporu bu itirazlarla birlikte bütün eksikliklerini ve hatalarını kapatmaktadır. Böylelikle dava sürecinde kullanılabilecek ve çözümü hızlandıracak raporlar ortaya çıkmaktadır.

İmza İncelemesi Adli Tıp Raporuna İtiraz Aşamaları
Adli tıp raporuna itiraz etmek isteyen kişilerin hazırlaması gereken bir itiraz dilekçesi bulunuyor. Bu itiraz dilekçesinin ise son derece titiz bir şekilde hazırlanması gerekiyor. Öncelikle imza incelemesi Adli Tıp Raporu itirazlarında dilekçe içerisinde dava dosya ya da soruşturma numarasının mutlaka bulunması gerekiyor. Bunun yanında itiraz eden kişinin adı ve soyadı, T.C. kimlik numarası ve adresi dilekçe içerisinde açık bir şekilde bulunmalıdır. Dilekçe içerisinde itiraz edilen konunun açıkça belirtilmesi ve dilekçe içerisine net bir şekilde itiraz durumunun yansıtılması talep ediliyor. Hazırlanan imza incelemesi Adli Tıp Raporu itiraz dilekçesi ise Mahkemesi’ne veya savcılığa gönderiliyor. Böylelikle itiraz dilekçesi ile ilgili aşamalar sona eriyor.
Sonuç olarak Adli Tıp Kurumu, imza incelemelerinde önemli bir bilirkişi kurumu olsa da, nihai ve tek karar verici değildir. Mahkemeler, farklı bilirkişi raporlarını da değerlendirerek karar verebilir. Yargıtay kararları da bu durumu desteklemekte olup, sadece Adli Tıp Kurumu raporuna dayanarak hüküm verilmesini hukuka aykırı bulmaktadır.
Bu nedenle, imza incelemesiyle ilgili davalarda hem Adli Tıp Kurumu hem de özel bilirkişilerden alınan raporların birlikte değerlendirilmesi, hukuki sürecin daha adil işlemesini sağlayacaktır.
Yargıtay Kararı Örneği
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/4563 E. ve 2021/7890 K. sayılı kararında şu ifadeler yer almaktadır:
“Mahkemece, sadece Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporla yetinilmiş, ancak davacı tarafça sunulan özel bilirkişi raporları dikkate alınmamıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince, mahkemenin tüm delilleri serbestçe değerlendirme yetkisi bulunmakta olup, sadece Adli Tıp Kurumu raporuna dayanarak hüküm kurulması hatalıdır. Bu nedenle, mahkemece yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmelidir.”
Bu karardan da anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Kurumu’nun raporu kesin ve bağlayıcı değildir. Mahkemeler, gerekirse farklı uzman görüşlerini de dikkate alarak sonuca varabilir.
İmza İncelemede Nelere Dikkat Edilmeli
HMK’nın 211. Maddesinde sahtecilik incelemeleriyle ilgili olarak bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı sorguladıktan sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir.
Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verdiği takdirde verdiği kararın gerekçesini açıkça belirtmesi gerekmektedir. İfade için mahkemeye çağırılan taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı kabul etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
Yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, imza incelemesi yapılacak belgeye karşılık mukayese yapmak amacıyla tarafa ait imza ve yazı örnekleri kurumlardan temin edilir. Ayrıca gerek duyulması halinde mahkemede hâkim huzurunda da imza ve yazı örnekleri aldırılır.
İmza incelemesi için alınan mukayese imzaları ve inceleme konusu belge tutanak eşliğinde bilirkişiye teslim edilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi tarafından yapılan imza imcelemesi sonunda rapor hazırlanır ve mahkemeye sunulur. Hakim, bilirkişiden gelen raporu inceler bir kanaate varır ve bu kanaate göre de karar verir.

İmza incelemesinde, örnek imzalar sayıca ne kadar çok ise mukayese o kadar başarılı ve sağlıklı olur. Zira kişiye ait karakteristik unsurların belirlenebilmesi için o kişinin çok sayıda imza örneğinin incelenmesi gerekir. Bir kişinin ancak çok sayıda imzasında tekrarlandığı görülen özelliklerin o kişiye ait olduğu söylenebilir. Bunların dışında kalanların ise tesadüfi olma olasılığı çok yüksektir.
Zira doğal varyasyon ancak bu imzalarda görülebilir. Yoksa art arda atılmış imzalar ne kadar çok sayıda olursa olsun, aynı imza formunun bir tekrarı olmaktan fazla bir değere sahip değildir ve bunların gösterebilecekleri özellikler itibariyle tek bir imza olarak kabulü gerekir. Bu bakımdan genel ve yaygın inancın aksine imzanın oturarak ya da ayakta alınmasının da fazla bir önemi yoktur. Çünkü yazı ve dolayısıyla imza ele ait değil beyin tarafından idare olunan bir faaliyettir.
İmzanın gerek doğal varyasyonu gerekse değişimine yol açabilen, yer, vasıtalar, fiziki ve zaman gibi şartlar nedeniyle kişiye ait karakteristik unsurların belirlenebilmesi için o kişinin şüpheli imza ile benzer şartlarda atılmış imzalarının incelenmesi gerekir.
İmzanın bilinçli olarak değiştirilebilmesi ihtimaline karşı da samimi imza örnekleri gereklidir. Kişilerin sonradan inkâr edebilmek için ya da kimliklerini saklamak amacıyla belge imzalarken veya örnek alınması sırasında değiştirerek imza attıkları uygulamada oldukça sık görülmektedir. Araştırmalar imza değiştirme konusunda kişilerin hayli başarılı olduklarını da ortaya koymuştur.
Özellikle imzanın başlangıcı ve baş harfi, hızı, eğim ve ölçüsü (uzunluk/yükseklik) değiştirilmektedir. Ayrıca belge üzerindeki ekleme ya da çıkartma şeklinde yapılan tahrifatın, mürekkepler arasında farklılık olup olmadığının ya da fulaj izlerinin belirlenebilmesi için çeşitli ışık kaynakları (Ultraviyole, infrared, yatay ışık v.s.), mukayese mikroskopu, farklı araç ve gereçler kullanılmaktadır.